Ülkemizi derinden sarsan felaketin açtığı fiziksel yaraları sarmak amacıyla tek kalp olmuş çalışıyoruz fakat bu büyük yıkımın depremzedeler üzerindeki psikolojik tesirlerinin de bir an evvelce ele alınması gerekiyor. Bölgede çalışan gönüllü ve vazifeli uzmanlar, pek çok duyguyla baş etmek mecburiyetinde olan depremzedelerin ruhsal yaralarını sarmaya, hayat sürdürdükleri travmanın tesirlerini hafifletmeye çalışıyor. Peki biz bu hususta ne yapabiliriz, sevdiklerimize nasıl yardımcı olabiliriz? İşte 10 soruda psikolojik ilk yardım rehberi…
Kahramanmaraş’ta yaşanan ve 11 ilimizi etkileyen depremlerin ve hayat sürdüğümüz kayıpların tesirlerini hepimiz derinden hissediyoruz. Yaşanan hislerın tanımı zor; ruh sağlığımızı emniyetliğini sağlamakta güçlük çekiyoruz. Enkaz altında can verenlere, yakınlarını kaybedenlerin yıkıntı başındaki acılarına, depremden sağ kurtulanların hüznüne şahit son derece soluk almakta zorlanıyor, onların hayat sürdürdüklerina ortak olmaya çabalıyoruz.
Gönüllü ve vazifeli uzmanlar, pek çok duyguyla baş etmek mecburiyetinde olan depremzedelerin ruhsal yaralarını sarmaya, hayat sürdürdükleri travmanın tesirlerini hafifletmeye çalışıyor ve depremi yaşam sürdüren insanlar amacıyla psikolojik ilk yardımın önemine ilgi çekiyor.
-- Peki psikolojik ilk yardım tam olarak nedir, kimler yapabilir?
-- Psikolojik ilk yardım yalnızca profesyoneller doğrultusundan mı yapılır?
-- Depremden büyülenen sevdiklerimize biz nasıl yardımcı olabiliriz?
-- Onlarla hususşurken nelere ilgi etmeliyiz?
Ruh Sihhati ve Hastalıkları, Psikiyatri Eksperi Doç. Dr. Serhat Tunç ile A’dan Z’ye psikolojik ilk yardımı hususştuk. İşte 10 soruda psikolojik ilk yardım rehberi...
1- Öncelik ile ‘psikolojik ilk yardım’ nedir?
Deprem, salgın, hastalık, yangın gibi afetler bütün insanlık tarihi vakitsince yaşandı fakat psikolojik ilk yardım terimi ilk defa 1954 senesinde bir kılavuzda yer aldı. Psikolojik ilk yardımı; şu an hayat sürdüğümüz gibi büyük bir afetten sonra insanların ruh sağlığını emniyetliğini sağlamak, onlara baştaki mümkün akut gerilim bulgularınin bu proseste yaşanabileceğini anlatmak, insanları bilinçlendirmek ve destek sunarak bir şekilde normal yaşamlarına dönmesini sağlamak olarak tanımlayabiliriz.
2- Psikolojik ilk yardım uygulamasının hedefi nedir? Neleri kapsıyor?
Psikolojik ilk yardım gerçekten bir tanı ya da tedavi tekniği değil, psikolojik krize araya girmek yöntemlerinden biridir. Amacı, afete maruz kalan bireylerin desteklenmesidir. Dhadiyisıyla evvelcelikli gaye bu bireylerin emniyetliğini ele almak, esas greksinimlerini gidermek, rahatlatıcı temas kurmayı desteklemek ve umut vermektir.
Çünkü bu bireylerin esas ilk evvelceri, emniyetlerini sağlamak ve bilinmezliği, belirsizliği ortadan kaldırmak. Psikolojik ilk yardımı verecek bireylerin, bu ekip amacıyladeki diğer kurum yetkilileriyle etkileşim halinda olması lazım olur. Akut dönemde yapılacak en mühim şey, ilk evvelce afetzedelerin emniyetliği ve esas greksinimlerinin sağlanması. Yani evvelce emniyet, esas gereksinimler, istikrar, orta vadede ise psikososyal destek çalışmaları.
İnsanlara depremzedelerin hayat sürdürdüklerinın bu proseste mümkün olduğunu anlatmak lazım olur. Çünkü insanlar “Kendimde değilim”, “Ben bu hadiseleri namacıyla, nasıl yaşıyorum” gibi düşünebilir. Bu hususta o şahıslari rahatlatmak lazım olur. Uzun vadede ise şahsa özgü tedavi, terapi yaklaşımları planlanabilir.
İLK ETAPTAKİ PSİKOLOJİK İLK YARDIMDA PROFESYONELLİK ZORUNLU DEĞİL
3- Psikolojik ilk yardım bir terapi türü müdür? Sadece profesyoneller doğrultusundan mı verilebilir?
Bu bir psikolojik krize araya girmek tekniğidir. Fakat bu araya girmek tekniğinde bulunacak şahıslara (çalışmalara destek olma husussu ile alakalı hevesli olan öğretmen, hemşire, muhtar gibi) hadise yerine gelen eğitimli psikososyal çalışma ekibinin eğitim vermesi lazım olur. Dhadiyisıyla bilhassa ilk etaptaki psikolojik ilk yardımda profesyonellik mecburi değil.
Belirsizlik, insanlarda kaygı yaratır o yüzden evvelce bu belirsizliği ve kaygıyi ortadan kaldırmak, eş güdümlü iyi olmak lazım olur. O bölümde çalışan sıhhat çalışanları, gönüllüler, öğretmenler ve toplum önderleri olan herkes bu ilk yardımı yapabilir. Önemli olan doğru şekilde yakınlaşmak ve doğru psikolojik ilk yardımı yapmaktır: Onlara yalnız olmadıklarını hissettirmek, emniyet greksinimlerini karşılamak ve yanlarında olmak. Yani hep eş güdümlü iyi olmak, asıl sorun bu…
Sosyal desteğimiz ne kadar güçlüyse normal hayatımıza o kadar iyi dönebiliyoruz. Bu gayela depremzedelere toplum olarak destek olmak çok çok mühim. Orta vadede psikososyal destek çalışmaları döneme giriyor. Uzun vadede de bireyin gereksinimlerine göre destek vakitci devam etmeli.
‘ELİNİZDEN GELDİĞİNCE DİNLEYİN’
4- Bizler Deprem sebebiyle yakınlarını yitirmiş ya da travma yaşamış şahıslara nasıl yardımcı olabiliriz?
Burada mühim olan parasal ve manevi olarak yanlarında olmak ve yanlarında olduğunuzu da her anlamda hissettirmek. Geçmiş olsun dileklerimizi iletmeli, kayıpları varsa rAhmet dilemeli ve acıları paylaştığımızı hissettirmeliyiz.
Elimizden geldiğince onları dinlemeliyiz. Yakınsa uğrayarak, uzaksa telefonla hususşarak yanlarında olabiliriz. Çünkü birtakım durumlarda insanlar anlatmaya gereksinim duyar. “Sesini duymak amacıyla aradım” demek bile yetebilir. Eğer hayat sürdürdüklerinı, hislerini anlatmak istiyorsa anlatmasını bekleyin, kesmeden dinleyin. Defalarca anlatsa bile dinleyin.
İLK YARDIMI YAPACAK KİŞİLER ÖN EĞİTİMDEN GEÇMELİ
5- Peki sizce yıkıntı altında kalan ve sağ kurtulanların, yakınlarını kaybedenlerin ya da depremi birebir yaşam sürdüren her bireyin psikolojik destek alması lazım olur mi?
Bu proseste her bireyin, psikolojik destek olmasa da en azından sosyal destek alması çok mühim. Çok büyük bir yas vakitci yaşanıyor. Öncelik ile psikolojik ilk yardım alınmalı. Ondan ileri proseste şahıs dşayetlendirilerek kendisine özgü gereksinimi belirlenebilir. Özetle depremzedelerin hepsi psikolojik ilk yardım almalı, gereksinim gördüğünüz takdirde de psikolojik destek almalı. Yani her bireye kendi gereksinimleri tarafında yaklaşılmalı zira her bireyin hadiyi nasıl yaşadığı, ne yaşadığı, şahsa özgü değişen bir şeydir.
Bu ilk yardımı yapacak bireylerin bu hususta en azından bir ön eğitimden geçmesi, mahremiyete ilgi etmeyi bilmesi lazım olur. Yani o bireylerin anlattığı şeyler orada kalmalı. Önemli bir diğer husus da bireylerin bu tür bir afet ardından uyku bozukluğu, kaygı, korku gibi hisleri yaşayabileceklerini bilmeleridir. Bireylere bu problemlerin üstesinden gelmek amacıyla neler yapılabileceğine yönelik eğitim verilmeli ve psikolojik ilk yardım yapacak şahıslar de bunları anlatabilmeli.
6- Ya bölgeye yardım etmeye giden canla başla çalışan ekiplerin psikolojileri...Meslekleri gereği belki duygusal olarak daha dayanıklılar ama şahit oldukları acılarla nasıl baş edecekler?
Öncelik ile afet bölgelerine yardım etmeye gitmeden evvelce bu bireylerin bir hazırlık yapması lazım olur.
“Daha evvelce benzer bir hadiseda vazife aldı mı? Medyada ya da hadisela alakalı gruplarda çalışmanın kendisini zorlayabilecek rastgele bir tarafı var mı? Şu anki sıhhat hali bu çalışmada vazife alması amacıyla ideal mu? Bu çalışmanın kendisini zorlayacak rastgele bir tarafı var mı? Bir seyahat engeli var mı? Daha uzun vakit kalmasının gerekmesi halinda bakım vermesi gereken biri var mı?” gibi koşullar daha eskiden dşayetlendirilmeli, bireysel bir hazırlık yapılmalı.
Tabii bu tür afet hallerinde herkes o bölgeye koşuyor ama gitmeden evvelce afet eğitimi ya da gönüllü olan şahıslarda kesinlikle bu psikolojik destek eğitiminin alınmış olması lazım olur.
7- Aynı şekilde sıhhat çalışanlarının da desteğe gereksinimi var mı?
Oraya giden insanlar fedakarlıkla gidiyor, koşarak gidiyor ve orada çok yoğun hisler yaşıyor. Böyle afet hallerinde yardım etmeye koşan şahıslar hislerini yaşayacak bir durumda olmazlar ve genellikle şok evresi amacıyladedirler. Onlar da hislerini bir şekilde yaşamalı, anlatmalı, isterlerse ağlamalı…
8- Bu proseste namacıyla birtakım şahıslar psikolojik ilk yardımı almayı reddediyor?
Bunun sebebi onların şahsi hikayelerinde saklı. Bu şahsa özgü bir şey. Psikolojik ilk yardım yapıldıktan, şeffaf, itimata dayalı, açık ve net bir etkileşim kurulduktan sonra şahsa bunu namacıyla istemediği sorulabilir. Onu anlamaya çalışılmalı, kesinlikle yargılayıcı bir tutum sergilenmemeli. Bu kararın arkasındaki motivasyonu öğrenmek amacıyla çaba gösterilmeli. Birey o sırada şokta olabilir, kendisine özgü diğer sebepleri olabilir.
Bu proses birazcık zaman amacıylade gelişebilir. Önce gereksinimler sağlanacak, emniyet duygusu oluşturulacak, sonra yapılan bu emniyet üzerinden şayet şahıs isterse hislerini da paylaşır.
MAHREMİYETLERİNE ÖZEN GÖSTERİN
9- Psikolojik ilk yardım yapılırken nelere ilgi edilmeli?
Öncelik ile neye gereksinimleri var onu sorup öğrenmek lazım olur. Su, battaniye, temiz yiyecek, esas birtakım gereksinimlerin teminini yapmak, bunun amacıyla sıcak bir temas ve bağ kurmak mühim. Afetten ilk 24 saat sonra, aşırı korku, panik ya da şok etkileri, unutkanlık, dalgınlık, ilgi sürdürme güçlüğü, tetikte ya da gergin olma hali, mantıklı düşünme ve karar vermede zorlanma, kararsızlık yaşama, hislerın küntleşmesi, etrafı farklı, tuhaf, gerçek dışı algılama gibi bilişsel şok bulguları görülebilir. Bütün bunların yaşanabileceği şahsa anlatılmalı.
Temel gereksinimler ve sosyal destek sağlanarak emniyet duygusu tesis edilmeli. “Uykusuzluk yaşaman normal” “Bu kadar korku duyman normal” gibi cümlelerle şahıs neler yaşayabileceği husussu ile alakalı bilgilendirilmeli.
‘BUNLAR DA GEÇECEK, ÜZÜLME, İYİ OLACAKSIN’ GİBİ CÜMLELER KURMAYIN
Bireylerin iyilik durumunu emniyetliğini sağlamak ve zarar vermeden araya girmekde bulunmak en esas kural olmalı.
Bireylerin paylaştığı verileri saklı tutmak, mahremiyetlerine özen göstermek bütün bu psikolojik ilk yardım uygulayıcılarının en esas sorumluluğudur. Bunun beraberinde şahıslara gerçekleştirilmesi mümkün olmayan sözler verilmemeli. Yaşadıklarını anlatmaları husussu ile alakalı zorlamamalı. Yargılamadan yalnızca dinlemek gerek.
Şeffaflık ve emniyet mühim… “İyi olacaksın” “Boş ver, üzülme”, “Herkesin başına geldi” gibi cümleler kesinlikle kullanılmamalı. Sadece “Geçmiş olsun” deyin ya da baş sağlığı dileyin. Acısını paylaştığınızı söyleyin. “Kafana takma” “Bunlar da geçecek” gibi cümleler şahısde karşısındakinin kendisini dinlemediği ya da anlamadığı hissini yaratabilir.
UMUT TACİRLİĞİ YAPMAYIN
10- Genellikle çocuklarını yitirmiş ebeveynle etkileşimimiz nasıl olmalı?
Yas yaşam sürdüren bireyin yalnızca beraberinde olun. O hususyu açarsa dinleyin, hususşmazsa sessizliğini paylaşın. Mutlaka bahsetmek ya da birtakım cümleleri kurmak gerekmez. Arada sırada sizin orada oluşunuz, duruşunuz, bakışınız bile o acıyı paylaşma, onun beraberinde olduğunuzu gösterme tarafınden iyi gelecektir. Bu acıyı yaşam sürdürenların hislerına saygı duymak, insanlara umut tacirliği yapmamak lazım olur. Onun duygusu ve ritmiyle kalmak mühim.