Bütün işlere yetişemiyor, evlerinde çocuklarıyla ilgilenecek ve ona yaşam dostu olacak biri olsum istiyordu. Görücü usulüyle kızkardeşi Necla’nın tanıştırdığı bir b-a-yanla ise öyle iyi anlaşmıştıki. Bu defa herşeyin iyi olacağına inanıyordu. Büyük oğlu Kemal’in bu hali olumlu karşılayacağına düşünüyordu. Ancak hasta kızı Cemile ne derse desin kabul etmezdi. Ve Sema hanım’ı bir akşam çocuklarıyla tanıştırmak amacıyla yemeğe çağrı etmişti.Cemile ise bayanın yüzüne bakmadığı gibi, daha ilk dakikadan, “Annemin yerine diğer birini koymamızımı istiyorsun? Ö-l-ür-ümde kabul etmem bu tür birşeyi-” demiş ve tekerlekli sandelyesini odasına sürmüş, yemek masasına gelmemişti bile.Sema hanım ise daha ilk dakikadan sevmişti yeni ailesini. Yüzlerindeki masumiyeti, annelerine olan bağlılıkları öyle hoşuna gitmiştiki.Oda ilk evliliğinde çok acılar çekmiş,eşinden çok şiddet görünce boşanmak mecburiyetinde kalmıştı. Ve sıcak bir yuvanın özlemini çekmişti hep…İsmail bey kızı Cemile’nin hep kalp sancıları bulunduğunu ve defalarca hekime götürselerde bir deva bulamadıklarını anlattığında, Sema hanım daha bir üzülmüştü.Ve Cemile her nekadar ayak diretsede bir ay sonra nikahları kısenemış ve İsmail bey ile Sema hanım evlenmişlerdi…İsmail beyin kızkardeşi Necla hanım nikahtan sonra görümcesini bir kıyıya çekip işinin çok zor bulunduğunu, Cemile’nin katiyen Sema hanım’ı evde üvey anne olarakta olsa kabul etmeyeceğini söylemişti. Sema hanım ise öyle kendinden emindiki…Çocuklara neler gerçekletireceğini daha o dakika planlamıştı.Evliliklerinin ilk ayı çok zor geçti.Çocukların düşmanca bakışları üzerinden hiç eksik olmasada, Sema hanım ne alındı nede kırıldı onlara.Bu yaşamta hep çocukları olsun istemişti.İki yetimi kendi çocukları bilip, öylede sevmişti.Daha gördüğü ilk dakikadan hemde… İkinci ay ise, İsmail bey’in kent dışında bir haftalık bir işi çıkmıştı. Ve meburen gitmesi gerekti.Sema hanım aradığı fırsatı bulmuştu işte.Aklında kurguladığı herşeyi şimdi rahatlıkla yapabilirdi…Ve İsmail bey içi rahat olmasada çocukları ve yeni eşini bırakıp yola çıkmıştı… Ve aradan tam bir hafta geçip eve geldiğinde, evi cıvıl cıvıl çocuklarının sesleriyle bulmuştu.Eşi Sema hanımla birer dost olmuştu bu kısa vakitte sanki çocuklar. Bütün bunların nasıl bulunduğunu sormak amacıyla bir fırsat kollasada, yemek hazır bulunduğu amacıyla Sema hanım eşini kolundan çekiştirip yemek masasına oturmasını rica etmişti… En baştaki sandalyeye oturacağı sırada ise Sema hanım heyecanla oranın dolu bulunduğunu ifade ettiğinde o kadar şaşırmıştı ki İsmail bey.Herkes diğer sandalyelere oturunca baştaki sandalye boş kalmıştı.Oradada bir tabak, çatal ve kaşık bulunduğunu görünce fazlaca merak etmişti bu defa.-“Misafirimiz mi var? Kim amacıyla o tabak? -” deyince, Cemile yanıt vermişti gülümseyerek… – “Annem amacıyla babacığım. Sema abla, onun konumunu almayacağını,tam aksine onun hatırasını bu evde yaşatacağını ifade etti bize.Annemin bardağını, havlusunu,terliklerini bile ayırdı… Biz Sema ablayı çok sevdik…Biliyormusun babacığım hep ağrılarım olur derdimya hani.Hiçbir ilaç iyi gelmezdi hani.Sen annemin yerine diğer birini koyacağın amacıyla yüreğim acırdı benim… Şimdi hiçbiryanım acımıyor.Sema abla öyle iyi geldiki yüreğime.-”
